Çavuşoğlu: KKTC’nin anayasal adıyla Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci olması ada için önemli


Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, KKTC‘nin anayasal adıyla Türk Devletleri Teşkilatına (TDT) gözlemci olmasının ada için “önemli” olduğunu belirterek, “Teşkilatın Akdeniz’de bağlarını güçlendirmek bakımından da bu çok önemli. Şimdi herkes dikkatini buraya vermeye başladı. Türk Devletleri Teşkilatına Gözlemci olmak isteyen çok ülke var. Bunun da koşullarını kriterlerini belirledik” dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye-ABD Stratejik Mekanizması Bakanlar Toplantısına katılmak üzere geldiği ABD’de, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği konutunda Türk vatandaşlarıyla bir araya geldi.

Türk-Amerikan heyetleri arasındaki görüşmeyi değerlendiren Çavuşoğlu, Türkiye ile ABD arasında özellikle enerji alanında önemli işbirliği fırsatları olduğunu ifade etti.

– Rusya-Ukrayna savaşı

Heyetler arasında birçok konuyu görüştüklerini aktaran Çavuşoğlu, Ukrayna-Rusya savaşını da ele aldıklarını belirtti.

Çavuşoğlu, savaşı durdurmanın sadece Türkiye’nin elinde olmadığını ancak Türkiye’nin başından beri barışa aracılık etmeye çalıştığını söyledi.

Türkiye’nin bir taraftan arabuluculuk çabalarını devam ettirirken diğer taraftan Karadeniz Tahıl Anlaşmasının sorunsuz işlemesi, taraflar arasında esir takasının devam etmesi, Zaporijya nükleer santrali konusunda herhangi bir risk oluşmaması ve ABD ile Rusya’nın nükleer silah kullanmaması için görüşmeler yapmaya devam ettiğini anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“(Rusya-Ukrayna arasında arabuluculuk konusunda) Başlangıçta epeyce mesafe katetmiştik. Hatta tarafların en azından bir ateşkes için yakınlaştığı malumlarınız. Kendileri de açıklamışlardı ama şimdi savaş uzadı, şartlar değişti, daha karmaşık hale geldi. Farklı boyutlar var. Müzakere edilecek çok daha farklı alanlar gelişti maalesef.”

– Esed rejimi ile görüşme

Türkiye’nin Suriye’deki Beşar Esed rejimi ile görüşmesine de değinen Çavuşoğlu, şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye olarak bölgemizde barış istiyoruz. Son zamanlarda Suriye’deki rejimle de siyasi çözümün, daha doğrusu elde edemediğimiz siyasi sürecin canlandırılması ve neticeye ulaşması için bir süreç başlattık Suriyelilerin sadece Türkiye’dekiler değil, evlerine dönmelerini istiyoruz.”

– Türk dünyası ile ilişkiler

Türkiye’nin öte yandan Türk dünyası ile de ilişkilerini güçlendirdiğini anlatan Bakan Çavuşoğlu, Türk Devletleri Konseyini Türk Devletleri Teşkilatına dönüştürdüklerini ve Semerkand’daki zirve ile de teşkilatın hukuki alt yapısını güçlendirdiklerini ifade etti.

Çavuşoğlu, teşkilatın tüm kurumlarını aynı çatı altında topladıklarını belirtirken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) de gözlemci olarak teşkilata katıldığını hatırlattı.

KKTC‘nin anayasal adıyla gözlemci olmasının ada için önemli olduğuna değinen Bakan Çavuşoğlu, “Teşkilatın Akdeniz’de bağlarını güçlendirmek bakımından da bu çok önemli. Şimdi herkes dikkatini buraya vermeye başladı. Türk Devletleri Teşkilatına Gözlemci olmak isteyen çok ülke var. Bunun da koşullarını kriterlerini belirledik.” dedi.

Çavuşoğlu, Rusya-Ukrayna savaşından dolayı kuzey enerji koridorunun alternatif olarak ortadan kalkması ile birlikte doğu-batı orta koridorun gerek enerji gerekse ulaştırma, lojistik ve ticaret bakımından öneminin arttığını ve Türkiye’nin de bunu değerlendirdiğini kaydetti.

Türkiye’nin Azerbaycan, Kazakistan ve Gürcistan ile doğu-batı orta koridor konusunda üçlü ve dörtlü mekanizmanlar kurduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Umarım Ermenistan da bu sürece dahil olur. Yani barış yolunda samimi adımlar atar. Son zamanlarda müzakerelere yönelik maalesef geri adımlar gördük. Bugün (ABD Dışişleri Bakanı) Blinken, (Ermenistan Başbakanı Nikol) Paşinyan’ın samimi olduğunu söyledi ama bunu sözle değil eylemle de görmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşme sürecini hatırlatan Çavuşoğlu, “Şunu söyleyebilirim, rahatlıkla kardeş, can Azerbaycan adına da söyleyebilirim. Türkiye ve Azerbaycan normalleşme konusunda samimi.” değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, ayrıca Türkiye’nin dünyadaki çatışma ve krizlerin yüzde 60’ının bulunduğu bir bölgede yer aldığını ve sadece kendi bölgesinde değil aynı zamanda Latin Amerika ve Afrika gibi başka bölgelerde de krizlerin çözümüne katkı sağlamaya çalıştığını söyledi.