DOLAR 32,5572 0.28%
EURO 34,9034 0.32%
ALTIN 2.440,990,11
BITCOIN 0%
Lefkoşa
°

SABAHA KALAN SÜRE


istanbul manzara

istanbul manzara
‘Sarı yelekliler’ sokağa indi

‘Sarı yelekliler’ sokağa indi

ABONE OL
16 Ocak 2020 11:22
‘Sarı yelekliler’ sokağa indi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Seyrüsefer harçlarına yapılan zamlara tepki olarak doğan, ‘Yol Yoksa Seyrüsefer da Yok’ sloganı altında örgütlenen ve Fransa’da ‘Sarı Yelekliler’ olarak bilinen halk hareketinden ilham alan eylemciler, sarı yelekleriyle Lefkoşa Terminal Çemberi’nde eylem gerçekleştirdi.

 

REKOR İZLENME… HABERCİ TV vatandaşın isyanının herkes tarafından duyurulmasına dün akşam aracılık etti. Teknik bir hatadan dolayı diğer yayın kuruluşları eylemin sadece ilk 15 dakikasını yayınlarken Haberci TV, eylemin tamamını kesintisiz olarak sizlerle paylaştı. Eylemi canlı yayında anlık rekor bir sayıyla bin 700 kişi izlerken, yayın 60 bine yakın izlenme ve 80 bin erişimle rekor kırdı.

2020 yılına zamlarla merhaba diyen ve özellikle seyrüsefer harcına yapılan zamlara rağmen toplanan seyrüsefer gelirlerinin yol ve trafik güvenliğinde kullanılmaması nedeniyle isyan noktasına gelen halkın, ‘canına tak etti’. 2 Ocak günü sosyal medyada kurulan ve kısa süre içerisinde yaklaşık 40 bin kişiye ulaşan ‘Yol Yoksa Seyrüsefer Da Yok’ grubu altında örgütlenen vatandaşlar dün Lefkoşa’da sokağa döküldü. 8 Ocak tarihinde yapılması planlanan fakat kötü hava şartları nedeniyle 15 Ocak tarihine ertelenen ‘Yol Yoksa Seyrüsefer Da Yok’ eylemi dün Lefkoşa Terminal Çemberinde gerçekleştirildi. Fransa’da ‘Sarı Yelekliler’ olarak bilinen halk hareketinden ilham alan eylemciler, sarı yelekleriyle meydana indi.

‘Yol Yoksa Seyrüsefer da Yok’ hareketinin kurucusu Fikri Maraşalı, Halk hareketi olarak gerçekleştirilen ‘Yol Yoksa Seyrüsefer da Yok’ eyleminin uyarı amaçlı bir eylem olduğunu, zamların geri alınıp, yolların iyileştirilmesi için hükümetin gerekli adımları atmaması halinde eylemlerin boyutunun büyüyerek devam edeceğini dile getirdi.
Zamlara, trafik güvenliğinden yoksun karayollarına, ölümlü trafik kazalarına ve özellikle her yıl devlet tarafından toplanan milyonlarca liralık seyrüsefer gelirlerinin karayollarının yapımı ve güvenliğinin sağlanması için kullanılmamasına isyan eden vatandaşlar, ‘halk artık uyandı’ diyerek sokağa döküldü.

“BİZ BURADA HALK OLARAK VARIZ”

Siyasi, sendikal ya da örgütlü bir oluşumdan tamamen bağımsız şekilde sadece sosyal medya üzerinden bir araya geldiklerini vurgulayan yüzlerce kişi dün saat 18.00 itibariyle Lefkoşa Terminal Çemberini trafik akışına kapatarak eylem gerçekleştirdi. Polis ekipleri eylem alanında geniş güvenlik önlemi alırken, konuşmaların ardından eylem saat 19.30’da tamamlandı ve eylemciler olaysız şekilde dağıldı.
Eylemin başında trafik kazalarında hayatını kaybedenler için saygı duruşu da yapıldı. Eylemi organize eden komite üyelerinin yanı sıra, ölümlü kazalarda yakınlarını kaybeden ve trafik kazası geçiren birçok vatandaş da konuşma gerçekleştirdi. Ölümlü kazalarda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarının isyanı herkesin yüreğini dağladı. Konuşmaların genelinde, vatandaşların alım gücünün günden güne azalmasına rağmen, hükümetin halen birçok alanda zam yapmaya devam ettiği vurgulanırken, özellikle yollardaki yetersiz güvenlik önlemleri nedeniyle her gün birilerinin yollarda can vermeye devam etmesine de isyan edildi.
Eylemde; “Yol yoksa seyrüsefer de yok”, “Yollar mezar olmasın yollar yapılsın”, “Uyandık”, “Susma sustukça sıra sana gelecek”, “Hükümet istifa” ve “Halkız, haklıyız kazanacağız” şeklinde sloganlar atılırken, ‘Yollarda ölmek istemiyoruz’, ‘Yol-suzluğa hayır’, ‘Yeter artık yolunmak istemiyoruz’, ‘Kıbrıs’ı anlamak yetmek onu değiştirmek gerekir’, ‘Zamlara hayır de, ayağa kalk’, ‘Değişim, Değişim, Değişim’, ‘Yolumuz yol değil’ ve Ya yol yap ya da yoldan çekil’ yazılı pankartlar taşındı.

MARAŞALI: EĞER ADIM ATMAZLARSA EYLEMLERİMİZİN BOYUTU BÜYÜYECEK

‘Yol Yoksa Seyrüsefer Da Yok’ grubunun kurucusu ve eylemin organizatörlerinden Fikri Maralaşalı, “Ben yalnızca bir kıvılcım oldum. Sizler yanımda abim, ablam, kardeşim, nenem, dedem olarak yer aldınız. Bu yollarda yakınlarımızı kaybettik. Benim anlatmaya çalıştığım, bu toplumun hiçbir şekilde birlik olabilmesi için bir renge veya bayrağa ihtiyacı olmadığıdır. Biz varsak, halk varsa her şeyi söküp alabiliriz. Bıçağın kemiğe dayandığı sözü bu saatten sonra yetersizdir. O bıçak kemiğe dayanmakla kalmadı, o kemiği kırdı ve geçti. Bu topraklarda hepimizin kanayan yarası vardır. Bize denildi ki bu ülkede yol vardır, yollar yapıldı. Üç gün sonra kardeşlerimiz öldü bu yollarda. Sonuç olarak yoldaşlarımızı kaybettik. Dağlarımızı delik deşik ettiler, normaldir dediler. Bizim burada toplanamayacağımızı zannettiler ama buradayız. Bu seferki eylemde daha fazla olacağız! Hükümet eden kim isterse olsun, halkın istekleri artık değişmeyecek. Bu saatten sonra makam koltuğunda oturmak demek; işçisin demek, halkı memnun etmek zorundasın demek. Yol yoksa seyrüsefer da yok. Hepiniz inandınız. Sayfamız da 40 bini aşkın katılımcıya ulaştık. Yıldırma politikalarına ben şahsım olarak inanmadım. Bu insanlar bu yollara dökülecek dedim, dur dediler vazgeç dediler. Özellikle yeni nesil hiç gelmez dediler. Dedim ki; Hazır olun. 90’lar geliyor arkasına 2 binliler takip edecek. Son kez buradan duyurmak isterim. İster duysunlar, ister duymasınlar; Hükümet yetkililerine yarın akşam saat 6’ya kadar bizlere karşılık vermeleri için halk olarak süre tanıyoruz. Yarın yetkililerden bir açıklama gelmezse, biz halk olarak nasıl hareket edeceğimize hep birlikte karar vereceğiz. Yollarda dikkatli olalım kimsenin canına zarar gelmesin” diyerek eyleme katılan herkese teşekkür etti.

KORCAN: BİR YAKININIZIN CESEDİNİ TEŞHİS ETMEK NE DEMEKTİR BİLİRMİSİNİZ

24 Aralık 2019 tarihinde Lefkoşa-Mağusa anayolu üzerindeki Turunçlu Kavşağı yakınlarında meydana gelen kazada hayatını kaybeden Esra Korcan’ın yeğeni Tünay Korcan, “Hayatımın en kötü haftasını yaşadım. Siz bilir misiniz kanınızdan canınızdan birinin cesedini morgda teşhis etmek ne demektir. Siz hiç kazada ölen birisinin, hem de sevdiğiniz bir yakınınızın cesedini teşhis ettiniz mi. Bir genç kadının işine giderken yolda canını vermesi ne demektir. Ben bugün burada daha büyük bir kalabalık beklerdim. Şimdi diyecekler ki biz ekmek kavgasındayız. Yolda giderken öldüğünüzde çocuğunuza nasıl ekmek götüreceksiniz. Biz vergimizi ve ruhsatımızın parasını ödüyorsak karşılığını da vereceksiniz be arkadaş. Bu halkın haykırışını duysunlar. Biz fazlasını istemiyoruz. Biz halk olarak verdiğimizin karşılığını istiyoruz. Ulaştırma Bakanımızdan randevu talep ettim ve beni aradı. Bana kaynak ayrılmadı dedi. Bu kesinlikle kabul edilebilir bir şey değildir” diyerek duygularını dile getirdi.

ÖZDURAN: BİZİ YAŞADIĞIMIZ ACILAR VE ÜZÜNTÜLER BİRLEŞTİRDİ

Organizasyon komitesinde yer alan İbrahim Özduran, “Keşke bu akşam bu alanda olmasaydık. Evimizde, eşimiz ve sevdiklerimizle sıcak yuvamızda akşam yemeği hazırlığında olsaydık. Keşke yollarda ölenler de burada olabilseydi. Onlarla konuşup, muhabbet edebilseydik. Keşke çocuklarımıza harçlık verirken zorlanmasaydık. Keşke, bu keşke kelimesini konuşmamda hiç kullanmasaydım. Tüm bunlar olmadı diye bu akşam bu soğukta, bu karanlıkta, buradayız. Ne iyi ettiniz de geldiniz. Bir ses olduk, bir vücut olduk. Bizi yaşadığımız acılar, üzüntüler birleştirdi. Bu birlikteliğimiz açılan yaralara inşallah merhem olacak. Daha fazla acılar, üzüntüler yaşanmasın diye buradayız. Arkadaşlar, hepimiz medeni bir şekilde hakkımızı aramaya geldik. Kavga, dövüş, küfür ve haklıyken haksız duruma düşmek yok. Taşkınlık yapmayalım. Üzmek ve üzülmek için burada değiliz. Buradaki olumlu duruşumuz bize mutluluğun kapısını açacak. Ne bir siyasi partinin ne de bir sivil toplum örgütünün piyonu değiliz. Bunun farkında olarak davranalım. Biz halkız. Ne iyi ettiniz de geldiniz. Kim bilir, yolda gelene kadar kaç tane çukura düşerek geldiniz, kaç tane tehlike atlatana kadar geldiniz. Dediler ki böyle bir miting olmaz, seyrüsefere zam yapıldı diye eyleme kalkıştınız. Görüyorsunuz, buraya hasta olanlar, mağdur olanlar geliyor ve bütün sıkıntıları olanlar geliyor ama baştakiler uyuyor. Bu sorunlar hepimizin kanayan yarasıdır. Bu yara bizi buraya topladı. İnşallah kimse yolarda ölmeyecek, umarım standartlara uygun yollar yapılacak. Küçük bir ülkeyiz, 1974 sonrası ikiye bölündük, Türkiye’nin yavrusuyuz, gelirimiz çok düşük olabilir ve Fakir olabiliriz. Hepimiz yırtık pantolonla da ayakkabıyla da okula gittik. Ben böyle büyüyen insanlardan bir tanesiyim. Bir yolu ve bir bariyeri yapamayacak kadar fakir olan bir devletin, kaç tane milletvekili, kaç tane makam arabası, kaç tane koruması, şoförü, bürokratı, müşaviri ve özel kalem müdürü var. Türkiye’den gelen para siyasilerin mürekkebine yetmez. Kendini acındırarak Türkiye’den para dilenen bir hükümet istemiyoruz. Bizim Yeşilırmak’tan Karpaz’a kadar olan toprağımız İsrail’de yok ama orada insanlar rögarların içerisinde bile tarım ürünü yetiştiriyor. Ancak, bizde o kadar toprak varken sadece arpa ekip yağmur yağması için dua ediyoruz. Ürettiğimiz patates yurt dışına satılsa, portakal bahçelerimiz kurutulmasa ve fabrikalarımız olsa, biz bugün Türkiye’den para dilenmek zorunda kalmazdık” diyerek yetkililerin halkın bu sesine kulak tıkayamayacağını vurguladı.

AMASYALI: YAPILMAYAN BARİYERLER BİZİM CANIMIZI ALDI

6 Ekim 2019 tarihinde Lefkoşa-Mağusa anayolu üzerindeki Turunçlu Kavşağı yakınlarında meydana gelen kazada hayatlarını kaybeden Yahya ve Aysın Amasyalı çiftinin yeğenleri Mahmut Amasyalı, “Şimdi geride iki yüreği yaralı evlat var. İnadına koyulmayan bariyerler yüzünden bir kazada 3 kişi can verdi. 6 Ekim Pazar günü ben nişan olacaktım ve devletim yüzünden o gün benim kara günüm oldu. Ailemizin en sevdiğimiz üyelerinden olan amcam Yahya Amasyalı ve eşinin gelmesini beklerken kara haberleri geldi. Ben burada kimseyi suçlamam. Karşı taraf yüzde yüz hatalı olabilir. Ama devlet yüzde 1 milyon hatalıdır. Yapılmayan bariyerler yüzünden amcamın çocukları yetim ve öksüz kaldı. O felaket kazanın üzerinden 40 gün geçmedi, bir kaza daha oldu ve arkadaşımın ablası Esra Korcan aynı yerde hayatını kaybetti. ‘Yani ille birinin ölmesi mi gerekir’ Bu cümle insanlara çok basit gelmeye başladı. İnsanın ölmesi bu kadar basit mi size sorarım. O kazadan sonra hiçbir Pazar gününü sevmedim ve sevemeyeceğim çünkü o kara Pazar bizim canımızı aldı. Seçim zamanı her gün kapımızı aşındıran siyasilerden sadece birkaçı cenazemize katıldı. Önümüzde yine bir seçim var sakın kapımızı çalmasınlar” diyerek acısını ve isyanını dile getirdi.

MENTEŞOĞLU: BU ACININ TARİFİ YOK

6 Ekim 2019 tarihinde Lefkoşa-Mağusa anayolu üzerindeki Turunçlu Kavşağı yakınlarında meydana gelen kazada hayatını kaybeden Haşim Girgin’in yeğeni Çiğdem Menteşoğlu, “Haşim Girgin de evladını 3 buçuk yaşındaki kız çocuğunu bırakıp bu yollarda can verdi ve ailemize ikinci kez ateş düştü. Bu baştakilerin umurunda değil. Bundan sonra kapımıza gelip oy istemesinler. Benim gibi siz de her gün yollardasınız. Çocuklarımız her gün okula gider. Kızım her gün okula gitti mi gidebilecek mi diye düşünürüm. Bu kaygıyı her gün yaşıyorum. Burada söylenecek hiçbir şey yok ve bu acının da tarifi yok. Anıyoruz, hatırlıyoruz, üzülüyoruz ama giden geri gelmiyor. Çok üzgünüz, karşı tarafın hiçbir suçu yoktu Çocukları ayağa kalksın diye çok dua ettik. Onlar da inşallah yollarına sağlıklı bir birey olarak devam edecek ama bu yollarda değil. Daha güzel daha düzenli istediğimiz gibi yollarda olmasını isterim. 11 yaşında kızım var ve burada büyümesini isterim. Bu ülkeden gitmesini istemiyorum o yüzden buraya geldik. Hakkımızı aramak ve savaşmak için buradayız” dedi.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
300x250r
300x250r

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.